Atatürk
BİR ENGEL DE BİZ KOYMAYALIM
Tarih: 3.12.2017 | Okunma Sayısı: 2176

 
 
BİR ENGEL DE BİZ KOYMAYALIM

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü&S230; Erişilebilirlik, eğitim, çalışma hayatı ve sağlık Türkiye’de insanların en çok zorlandıkları, sıkıntıya düştükleri alanlar. Engelli olanlar açısından bu alanlar yani hayatın kendisi 2 kat daha zor&S230; Dünya Sağlık Teşkilatı’nın (2001) engelli tanımına göre (bedensel, zihinsel, görsel, işitme ve konuşma) engelli veya süreğen hastalığı bulunan kişiler, ülkemiz nüfusunun yüzde 12.29’unu oluşturmaktadır. Bu, yaklaşık 8,5 milyon kişi anlamına geliyor. TÜİK verilerine göre bunun yüzde 42,8’i erkek, yüzde 57,2’si kadın. Ancak bu veriler güncel değil ve 2011 yılına dayanıyor. Güncel istatistiki verilerin bulunmaması bile bu konuya bakış açımızı göstermekte, ülkemizin kat etmesi gereken daha pek çok yol olduğunu ispat etmektedir.

-Türkiye’de eğitimde erişilebilirlik hala uygulamada büyük bir sorun. Ya okulların binaları uygun değil ya da okulun içine ulaşılsa dahi uygun eğitim alınamıyor.

- Türkiye’de bir iki okul dışında işaret dilini bilen öğretmen bulunmuyor.

- Normal sınıflarda akranlarıyla birlikte öğrenim görebilecek engelli öğrencilere yönelik öğretmen, veli ya da yöneticilerin olumsuz tepkilerini ortadan kaldıracak çözümler üretilemiyor. Bu nedenle engellilere tanınan “özel eğitim veya kaynaştırılmış eğitim” uygulamaları da istenen düzeyde fayda sağlayamıyor.

-Eğitimde süreklilik ilkesi engelli çocuklar için çok daha kritik bir öneme sahip. Ülkemizde zorunlu eğitimi güç şartlarda da olsa tamamlayan engelli bireylerin yükseköğretime erişimi ise oldukça güç. Sonuç olarak engelliliği önleme, belirleme ve değerlendirme konusunda yaşanılan eksiklikler ile fiziksel donanım eksikliği ve donanımlı personel ile özel eğitim ve kaynaştırma eğitim programlarının uygulamada yetersizliği nedeniyle engelli bireylerin toplumla bütünleşmesi kısıtlanıyor.

-Kaldırımlar, yollar, araç park yerleri, araçların şarj istasyonları, WC ve lavabolar, evler ve kamu binalarının engelli kullanımına uygun olmaması veya yetersiz olması.

-Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de engelli bireyler doğumlarından itibaren ulusal veri tabanlarında kayıt altına alınmalı ve bu veri tabanı ilgili tüm kurumlar tarafından koordinasyonlu biçimde kullanılmalı, böylece engelli birey hayatı boyunca sağlık, eğitim ve mesleki gelişimi açısından izlenmeli ve gerekli destek kendisi daha talep etmeden her aşamada verilmelidir.

-Engeli olan kişilerin, onlar ile yaşayan, bakımlarını sağlayan ailelerinin eğitimlerinin yanı sıra, toplumun bakış açısının değiştirilmesi amacıyla her hangi bir özrü veya engeli olmayan kişiler de engellilik kültürü hakkında eğitilmelidir. Çok naif olan toplumumuzda zaman zaman da dile getirilen yardım ve acıma duyguları yerine tanıma, kabul etme, empati kurma fikirlerinin yerleştirilmesi gerekiyor. Bunun için kişilerin birer birey olarak kabul edilmeleri ve toplum içine katılımlarının artırılması, bir başka ifade ile entegrasyonlarının sağlanması gerekmektedir. Sonuç olarak kişi, geldiği toplumun sosyoekonomik düzeyi ne olursa olsun, eğer toplum onu engeliyle birlikte kabul etmiş ise, yaşının, mesleğinin, sosyal durumunun gerektirdiği aktivitelere katılıyorsa, yetersizliklerine karşın bağımsız, aktivite düzeyi yüksek bir birey olarak kabul görecektir.

Özel gereksinimli bireylerin; sosyal dışlanmışlık, sağlık hizmetlerine ve eğitime erişim ile meslek yaşamına katılamama gibi temel hak ve özgürlüklerine erişimin engellenmesi gibi sorunların çoğu engelli bireyin engel nedeni ile ilgili olmayıp çoğunlukla toplumun önyargıları, engelli bireye karşı ilgisizliği gibi dışsal etkenlere dayanmaktadır. Engelli bireyler üretken ve gelir elde edecek şekilde çalışma yaşamına katıldığı takdirde verimli olur. Engelli bireyler, engel türüne göre farklılaşmakla birlikte hemen her alanda kendine uygun meslekler edinebilirler. Ancak var olan önyargılar ve mevzuatın tam olarak hayata geçirilememesi nedeniyle iş ve meslek yaşamına katılmakta güçlük çekiyorlar. Gelişmiş ülkeler, özel gereksinimli bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarının düzenlenmesi ile ilgili yasal düzenlemeleri tamamlamış ve bu düzenlemelerin yaşama geçirilmesine dönük kritik önlemleri uygulamıştır.

Bu nedenle ülkemizin de taraf olduğu ve 5825 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan "Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin 3.Maddesinde yer alan prensiplerden;

" (a) Kendi seçimlerini yapma özgürlükleri ve bağımsızlıklarını da kapsayacak şekilde, kişilerin insanlık onuru ve bireysel özerkliklerine saygı gösterilmesi;

(b) Ayrımcılık yapılmaması;

(c) Engellilerin topluma tam ve etkin katılımlarının sağlanması;

(d) Farklılıklara saygı gösterilmesi ve engellilerin insan çeşitliliğinin ve insanlığın bir parçası olarak kabul edilmesi;

(e) Fırsat eşitliği;

(f) Erişilebilirlik;

(g) Kadın-erkek eşitliği;

(h) Engelli çocukların gelişim kapasitesine ve kendi kimliklerini koruyabilme haklarına saygı duyulması. " gibi temel hakların toplumun tüm bileşenlerince bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de başta kendimiz olmak üzere herkesi sorumluluk almaya davet ediyor bu düşünce ve çağrımızı tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.

ŞANLIURFA BAROSU BAŞKANLIĞI
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

14.05.2025
AV. ABDULLAH ÖNCEL
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.