BASINA VE KAMUOYUNA

Basına ve Kamuoyuna

Bilindiği üzere Diyarbakır Barosu  önceki dönem Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerine, yapılan bir ihbar üzerine 2016-2018 yılları arasında değişik tarihlerde yapılan bazı açıklama ve çalışmalardan dolayı Tck'nın  301. maddesi uyarınca soruşturma başlatılmıştır.

Soruşturmaya konu  yapılan açıklama ve çalışmalar  tamamıyla 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 76/1 ve 95/21 fikraları gereği Hukukun üstünlüğü ve İnsan Haklarını savunmakla görevli olan Baroların ve dolayısıyla Diyarbakır Barosunun asli görevlerinden birisidir.Başlatılan bu  soruşturma ne yazık ki hukuki olmaktan uzak, siyasi ve konjonktürel  saiklerle açılmış ve "bir Baroya neden görevini yapmaya çalıştın soruşturması olmasının yanında Başta Diyarbakır Barosu olmak üzere tüm Barolara bir gözdağı soruşturmasıdır!".

Kamuoyunca da bilineceği ve daha önce de belirttiğimiz üzere Diyarbakır Barosu başta darbeler ve Ohal dönemleri olmak üzere tüm dönemlerde insan haklarını savunmak ve korumak anlamında büyük bedeller ödemiştir.

Önemle belirtmemiz gerekir ki  hukuk devleti ilkesini benimsemiş Ülkelerde  hiç kimse dokunulmaz değildir ve suç işleyen her kişi ve kurum hakkında ceza soruşturması başlatılması kadar da olağan bir durum yoktur. Ve fakat yukarıda da belirttigimiz üzere tamamen yasal görevini yapmaya çalışan, ayrıca  soruşturmaya konu çalışmalarda  suç unsuru olarak iddia edilen açıklama ve ifadelerin hiç birinde suç unsuru bulunmayan ve tamamen ifade özgürlüğü sınırları içinde kalan bazı çalışmalardan  ve açıklamalardan ötürü, başlatılan  ceza soruşturmasının da olağan olarak başlatılmadığı, ortalama  vicdan sahibi her insanın bilebileceği bir husustur.

Diğer taraftan Aihm'in kesinleşmiş Taner Akçam/Türkiye kararında (27520/07, 25 Ekim 2011)'da belirtildiği üzere Tck'nın 301’inci maddesinin, Mahkemenin yerleşik içtihatlarının gerektirdiği ‘yasa niteliği’ ile buluşmadığını, çünkü kabul edilemez genişlikteki terimlerin ve bunların etkilerinin öngörülebilir olmaması; sonucunu doğurduğunu, kararın 95. ve 96. parağrafında açıkça vurgulanmıştır.

  Belirtmemiz gerekir ki bahsi geçen kesinleşmiş Karar, Anayasa'nın 90/5 ve Aihs'in 46/2 maddesi gereği iç hukukta  bağlayıcı nitelik taşıdığı, normal şartlar altında tartışmasız bir gerçektir.

Tüm bu açıklamalarımızdan sonra hukuka  ve yasalara aykırı bir şekilde başlatıldığını düşündüğümüz soruşturma dolayısıyla Diyarbakır Barosu'nun yanında olduğumuzu Kamuoyunun dikkatine saygıyla sunarız. 

      Şanlıurfa Barosu Başkanlığı