BASINA ve KAMUOYUNA

Ülke olarak, önceki rutinlerin devamı bir uygulamayla, hukukun ve demokrasinin temelinin bombalandığı, doğrudan halkın iradesine darbe yapıldığı bir gecenin sabahına uyanmış bulunmaktayız.  İçişleri Bakanlığı’nın hukuksuz bir kararıyla Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerinin seçilmiş belediye başkanları görevden alınarak, halkın iradesi gaspetilmiştir. Yine bununla bağlantılı olarak İçişleri Bakanlığının verilerine göre 418 kişi de gözaltına alınmış, aynı zamanda internete ve sosyal medyaya erişim de kısıtlanarak istibdat uygulanmıştır.

Yapılan bu siyasi darbeye İçişleri Bakanlığı’nın göstermiş olduğu gerekçeler hukukla, demokrasiyle ve milletin aklı ve iradesiyle alay etmektir. Zira İçişleri Bakanlığı gerekçe olarak devletin ve tüm kurumlarının yıllardan beri vakıf olduğu durumları göstermiştir. Örneğin gerekçe olarak gösterilen “eş başkanlık” sistemi yıllardan beri uygulanan ve anayasal temeli olan bir uygulamadır. Yine yıllar önceki olaylara ait olduğu belirtilen ve seçim öncesinde vakıf olunan ısmarlama soruşturma ve davalar gerekçe gösterilmiştir.

Hal böyle olunca, İçişleri Bakanlığınca gösterilen gerekçelerin hukuksuzluğu bir yana konularak, bir an için haklı olduğu varsayılsa bile bu kere hukuka, demokrasiye ve halk ve millet iradesine tuzak kurulduğu gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız.

Yine 5393 sayılı Belediye Kanununa göre görevden alınan belediye başkanlarının yerine belediye meclisince bir belediye başkan vekili seçilmesi gerekirken, kanunun öngördüğü bu usul izlenmeden ve belediye meclisine bu imkân tanınmadan doğrudan “kayyum” atanması halk iradesine yapılmış açık bir darbedir.

Ayrıca daha önce İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları görevden alındıklarında belirtilen usul işletilerek İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclislerine meclis üyelerinden birinin seçilmesine imkân sağlanmışken, bu gün Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Meclislerine bu imkânın tanınmaması ve hukuksuz bir şekilde kayyum atanması ayrıca kabul edilemez bir durum olup, coğrafyalar ve halklar arasında çifte standart uygulandığı gerçeğini açığa çıkartmaktadır ki bu husus hiçbir şekilde kabul edilemez.

Bir Yargı kurumu olan YSK tarafından adaylıkları onaylanarak seçime giren ve girdiği seçimde halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlarının, henüz birkaç ay geçmişken sudan bahane ve ısmarlama soruşturma ve kovuşturmalar bahane edilerek idari bir kararla görevlerinden uzaklaştırılmaları güçler ayrılığının rafa kaldırıldığını ve idarenin yargı üzerindeki vesayetini bir kez daha açıkça ortaya koymuştur. Bu karar ve uygulama ile adli yıl açılışının arifesinde Türk Yargısı ağır bir darbe daha almıştır.     

Adli kararla ve adli denetim içerisinde gerçekleştirilen seçim ve onun tezahürü olan halk iradesinin, idari bir karar ile ortadan kaldırılması en hafif tabiriyle idari bir darbedir. Halkın iradesine karşı gerçekleştirilen bu darbe, Türkiye’nin hukukuna ve demokrasisine de büyük darbeler indirmiştir.

Şanlıurfa Barosu olarak, demokratik ve hukuki hiçbir temeli olmayan bu karar ve uygulamadan vazgeçilerek, hukuka uygun ve demokratik bir şekilde seçilen Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının derhal görevlerine iadelerinin gerekliliğini belirtiyoruz.

ŞANLIURFA BAROSU YÖNETİM KURULU